KMO

ANAYASA MAHKEMESİ, ÇED MUAFİYETİNİ DURDURDU

    Yayına Giriş Tarihi: 07.07.2014  Güncellenme Zamanı: 08.07.2014 09:31:45  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

29.05.2013 tarihli ve 28661 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6486 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 12. maddesiyle, 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenerek büyük ve çevre için riskli projelere Çevresel Etki Değerlendirmesi(ÇED) muafiyeti getiren yasa değişikliği hakkında Anayasa Mahkemesi’nce 3/7/2014 tarihinde iptal kararı verildi.

Daha önce Danıştay`ca birkaç kez iptal edilen geçici 3. Madde, bir iki ufak değişiklikle 2013 yılında Çevre Kanunu`na Geçici 3. Madde olarak yerleştirilerek düzenlemye kanuni güvence getirilmiş ve ‘görece` yargısal bir zırh sağlanmıştı. Yapılan bu değişiklikle, 23/6/1997 tarihinden önce kamu yatırım programına alınmış olup, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan veya üretim veya işletmeye başlamış olan projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesisler Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışında kabul edilmişti.Yatırımcılar ve uluslararası şirketlerin çevresel ve sosyal maliyetleri üstlenmek istemedikleri için ÇED sürecinden muaf tutulmak isteği nihayet Kanuna yerleştirilerek konuyu Danıştay`ın yetki alanından çıkarmıştı.Değişiklik, çevre ve ekoloji hareketi avukatlarının girişimi ile Anayasa Mahkemesi`ne taşınmıştı. Nihayet Anayasa Mahkemesi`nce değişiklik ile ilgili bir karar verildi. Anayasa Mahkemesi 3/7/2014 tarihli toplantısında değişikliğin "planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan veya" ibaresini Anayasa`ya aykırı bularak ilgili ifadenin iptaline karar verdi, değişiklik metninin diğer bölümlerinin iptaline ilişkin talepleri ise reddetti.

ÇED‘İN TARİHSEL SEYRİ

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Kavramı, 09/08/1983 tarihli 2872 sayılı Çevre Kanunu`nun 10.maddesi ile çevre mevzuatımıza girmiş ancak Kanunun 31. Maddesi uyarınca, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç 5 ay içerisinde çıkarılmasını emrettiği ÇED Yönetmeliği, ihmal ve gecikmeler sonucu ancak 7/2/1993 tarihinde, yani yaklaşık 10 yıl sonra yayınlanabilmişti. Yayınlanan ilk Yönetmeliğin Geçici 3. maddesi ile, 7/2/1993 tarihli ÇED Yönetmeliği yürürlüğe girmeden önce onay, ruhsat, izin, kamulaştırma kararı alınmış projeler ÇED sürecinden muaf tutularak bu 10 yıllık gecikmeden kaynaklanan ihmale yasal kılıf uydurularak 7 Şubat 1993 tarihinden önce uygulama projeleri onaylanmış veya Çevre Mevzuatı ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya ilgili mevzuat gereğince yer seçimi yapılmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış faaliyetler çevresel etki değerlendirmesi sürecinden muaf tutulmuştu.

2008 yılında Resmi Gazete‘de yayımlanan ÇED yönetmeliğine kadar bu madde 5 kez değiştirilmiş ve muafiyetin kapsamı sürekli arttırılmıştı. 2008 yılında bu yönetmeliğe Çevre Mühendisleri Odası dava açmış ve "7/2/1993 tarihli ve 21489 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği`nden önce uygulama projeleri onaylanmış, çevre mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış, yatırım programına alınmış, mevzi imar planları onaylanmış projeler"in ÇED kapsamından muaf tutulmasına ilişkin yönetmelik değişikliğini iptal ettirmişti.

Buna karşın, mahkeme kararları uygulanmamış, 14 Nisan 2011 tarih 27905 sayılı Resmi Gazete`de muafiyetle ilgili yeniden düzenleme yapılmıştı.  Buna karşı da Ekoloji Kolektifi ve Tarım Orkam Sen ile Çevre Mühendisleri Odası tarafından davalar açılmış ve yürütmeyi durdurma kararı verilmiş; karar Ekoloji Kolektifi ve Tarım Orkam Sen tarafından kamuoyuna duyurulmuştu Bu kararın ardından Akkuyu Nükleer Santral Projesi ÇED kapsamına alınmak zorunda kalındı. Fakat mahkeme kararının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘na tebliğinden birkaçgün sonra yani 5.4.2013 tarihinde muafiyet ile ilgili yeniden yönetmeliğe madde konuldu. Ekoloji Kolektifi tarafından aynı gün yönetmeliğe dava açılınca muafiyet bu kez Yasa‘ya konuldu ve 29.5.2013 tarihinde yasa değişikliği Resmi Gazete‘de yayımlandı.

ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL ETTİ

Çevre ve ekoloji hareketi avukatlarının girişimi ile anamuhalefetpartisi  tarafından Anayasa Mahkemesi‘ne götürülen yasa değişikliği 3/7/2014 tarihli kararla Anayasa Mahkemesi`nce iptal edildi. Kararla ilgili gerekçe önümüzdeki günlerde yayınlanacak ama Anayasa Mahkemesi`nin çevrenin Korunmasıyla ilgili  15/1/2009 günlü, E:2006/99, K:2009/9 sayılı kararında da belirttiği  gibi bir gerekçe ile iptal kararını açıklaması bekleniyor. Bilindiği gibi Yüksek Mahkeme bu kararında "günümüzde çevrenin kirlendikten veya bozulduktan sonra eski hale getirilmesinin çok külfetli olması, hatta kimi durumlarda olanaksız bulunması nedeniyle kirlenen çevreyi temizleme veya bozulan çevreyi onarma yerine etkileri baştan önlemenin yöntemleri aranmaktadır. ÇED, kalkınma ve ekonomik gelişme için yatırım ve faaliyetlerin, doğayı tahrip etmeden ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesinde kullanılan yöntemlerden birisidir. ÇED ile korunmaya çalışılan temel unsur, çevre ve bu çevre ve bu çevre içerisindeki varlıklardır." şeklinde bir gerekçe ile iptal kararı vermişti. 

Anayasa Mahkemesi`nin kararından da anlaşılacağı üzere, yatırım projelerinin niteliği ne olursa olsun bu projelerin ÇED süreci dışında tutulup tutulmayacağı tartışması, projenin hangi tarihte yatırım kapsamına alındığı ve hangi tarihte yatırıma başlanacağı tartışmasının ötesinde anlamlar taşıdığı açıktır. Anayasa Mahkemesi`nin iptal kararı, doğa varlıklarının nasıl korunacağı, çevresel bozulmaya yol açacağı kabul edilen projelerle ilgili önlemlerin nasıl alınacağının belirlenmesi ile ilgili olması nedeni ile yol gösterici bir karardır. 

DANIŞTAY DA MUAFİYET İLE İLGİLİ KARAR VERMİŞTİ

Danıştay 14. Dairesi de bir faaliyetin, yatırım programına alınmasını ÇED kapsamına alınmaması için bir sebep olarak görmemiş, yatırım programına alınmış olmak, bir projenin planlanmasının yapılmış olması ve planlanan projeyle ilgili ihale sürecinin yapılması da aynı şekilde ÇED sürecinden muafiyet sağlamak için gerekli koşullar olmadığı kararda açıklanmış, ÇED sürecinin tam da, ekonomik yatırımın olabilirliği durumunda devreye gireceğine vurgu yapılmıştır. 

Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümediği için uygulama aşamasına geçilmiş 3. için ÇED sürecinin işletilip işletilmeyeceği önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Nitekim 3. Köprü ile ilgili açılan ihalenin iptali kararlarında planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olması gerekçe gösterilerek ihalenin iptali ile ilgili davalar reddedilmişti. Bu konuda son kararı, daha önce geçici 3. Madde ile ilgili iptal kararlarını veren ve halen yürürlükte olan 3/10/2013 tarihli ÇED Yönetmeliği`nin geçici 2 ve 3. Maddeleri ile ilgili iptal davasını görüşen Danıştay verecek. Ancak, Anayasa Mahkemesi kararı ile hukuka aykırılığı açıkça tespit edilen bir hükme dayalı olarak muafiyeti korunan 3. Köprü, Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolu ve Ilısu barajı projesi ve ÇEDsürecinden muaf tutulan pek çok proje için ÇEDsüreci işletilmek zorunda olduğunun söylenmesi hatalı olmayacaktır.

ÇED SÜRECİNDEN MUAF PROJELERE HALKIN KATILIMI ENGELLENMEK İSTENDİ

Pek çoğu uluslararası gündem olan ve yarattığı etkisi itibariyle milyonlarca insanı ve milyarlarca canlıyı yakından ilgilendiren projelere yıllardır muafiyet getirilerek karar alma sürecine halkın katılımı engellenmek istenmişti. Özellikle Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolu projesi ÇED`den muaf tutulduğu için halkın katılımı toplantıları yerine kredi kuruluşları için düzenlenen sosyal etki değerlendirme raporları gereği göstermelik halk toplantıları yapılarak proje halka anlatılmaya çalışılmıştı. Anayasa Mahkemesi‘nin bu kararından sonra çevresel konularda karar alma sürecini zorlaştırmaya yönelik girişimlerin Anayasal anlamda bir suç oluşturacağı da kabul edilmelidir.Nitekim, İzmir ili Aliağa ilçesinde SocarPower Enerji Yatırımları A.Ş. tarafından gerçekleştirilmesi planlanan "SocarPower Termik Santrali Entegre Projesi (612,25 MWm/600MWe/ 1534,50 MWt)" ile ilgili olarak İzmir 3. İdare Mahkemesi`nce verilen ara kararında yürütmenin durdurulması kararı verilmesi gerektiği gerekçesi ile azlık oyu kullanan hakimin de belirttiği gibi "ÇED sürecine karar verecek komisyonun görevleri arasında, halkın katılımı toplantısının ‘usulüne‘ uygun yapılıp yapılmadığının da denetlenmesi gerektiği, başka bir güne ertelenmeyen halkın katılımı toplantısının ‘halkın bilgilenmek istemediği‘ için toplantının yapılamadığına dair tutanak tutulmak suretiyle yapılmış sayılarak sürece devam edilmesinin ÇED sürecinin halkın katılımı toplantısı aşamasının yerine getirilmek suretiyle tamamlanmış sayılamayacağı"nun da kabul edilmeye başlanacağı günler çok uzakta değildir. Bu kararlar katılım hakkının peşinde mücadele eden yurttaşların eseridir.

KMO Hukuk Bürosu

Okunma Sayısı: 1772

Tüm Hukiki Çalışmalar »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME