KMO

DÜNYA SU GÜNÜ BASIN BİLDİRİSİ

    Yayına Giriş Tarihi: 22.03.2018  Güncellenme Zamanı: 28.03.2018 11:29:06  Yayınlayan Birim: BURSA ŞUBE  
 

Güncellenme Zamanı: 28.03.2018 11:26:36

DÜNYA SU GÜNÜ BASIN BİLDİRİSİ

Uluslararası Dünya Su Günü her yıl 22 Mart`ta tatlı su kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve tatlı su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine odaklanılmasını sağlamak amacıyla kutlanılmaktadır.

Dünya Su Günü ile ilgili ilk öneri 1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Kalkınma Konferansında (UNCED) yapılmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 22 Mart 1993` te Dünya Su Günü kararının resmi olarak imzalanmasından sonra her yıl dünya çapında kutlanılmaktadır.

Birleşmiş Milletler-Su (UN-Water) tarafından her yıl farklı bir tema ile organize edilen bu kutlamaların 2018 yılı teması "Su İçin Doğal Çözümler" dir. 

Dünya Su Varlığı

Dünyadaki su kaynaklarının % 97,5`i okyanus ve denizlerde bulunmakta, yalnızca % 2,5`i tatlı sulardan oluşmaktadır. Tatlı suların ise büyük bir bölümü buzullarda (%69,5) ve yeraltı suyu olarak (%30,1) bulunmaktadır. Yüzey su kaynakları, atmosferdeki su buharı ve topraktaki nem ise geriye kalan %0,4`lük bölümü oluşturmaktadır. 

Küresel su kullanımı son 100 yılda 6 kat artmıştır ve yılda yaklaşık % 1 oranında istikrarlı bir şekilde artmaya devam etmektedir. Su kullanımının, diğer faktörlerin yanı sıra, nüfus artışının, ekonomik gelişmenin ve değişen tüketim modellerinin bir fonksiyonu olarak küresel düzeyde artmaya devam etmesi beklenmektedir. Her ikisi de yoğun su kulanan tarım ve enerji üretimi (başlıca gıda ve elektrik) için küresel talebin, 2025 yılına kadar sırasıyla % 60 ve % 80 oranında artması beklenmektedir.

Tüm endüstriyel ve belediye atık sularının tahmini % 80‘i, herhangi bir ön işlem yapılmaksızın çevreye bırakılmakta, bu da insan sağlığı ve ekosistemler üzerindeki zararlı etkilerle genel su kalitesindeki bozulmanın artmasına neden olmaktadır.

Türkiye Su Varlığı

Türkiye`de yıllık ortalama yağış 643 mm olup, 501 milyar m3 suya karşılık gelmektedir. Bu suyun 274 milyar m3`ü buharlaşma ve terleme ile atmosfere geri verilmekte, 186 milyar m3`ü yüzey akışa geçerek yüzey su kaynaklarını beslemekte, 41 milyar m3`ü derine sızma yoluyla yeraltı sularını beslemektedir. Ülkemizde teknik ve ekonomik olarak tüketilebilir olan 98 milyar m3`ü yüzey, 14 milyar m3`ü yeraltı su kaynakları olmak üzere toplam 112 milyar m3 su potansiyeli bulunmaktadır. Su kaynaklarının %74`ü tarımda, %15`i evlerde içme ve kullanma suyu olarak ve %11`i sanayide kullanılmaktadır. 

Türkiye`de kişi başına düşen su miktarı 1400 m3 olup, Falkenmark göstergesine göre ülkemiz su stresi yaşayan ülkelerdendir. 

Su kıtlığının işaretlerini her yerde görmek mümkündür. Yeraltı sularının seviyeleri düşmekte, göller küçülmekte, sulak alanlar yok olmaktadır. Su sıkıntısı çeken şehirlerde, aynı kısıtlı su kaynağını paylaşmak zorunda kalan şehirlilerle çiftçiler arasındaki rekabet artmaktadır.

Bursa`da Su Varlığı ve Sorunlar

DSİ verilerine göre Bursa`da sulanabilir alanların yaklaşık %75`i sulanmaktadır. DSİ tarafından Bursa`da işletmeye açılan 46 tesisten 19`u açık kanalet, 27`si ise kapalı sistemdir. Özellikle, Mustafakemalpaşa, Karacabey, Orhangazi, İznik gibi verimli üretim yapılan alanlardaki kanalet sistemlerinin su tasarrufu, verim ve kalite artışı sağlayan kapalı sistemlere dönüştürülmesine yönelik rehabilitasyon çalışmalarına öncelik verilmelidir. 

Bursa özellikle de Mustafakemalpaşa`ya özgü bir diğer önemli sorun da sudaki bor ve arsenik konsantrasyonunun yüksekliğidir. Dölllük, Güllüce ve Devecikonağı sulamalarında bor ve arsenik konsantrasyonu yüksekliği nedeniyle sisteme su verilememektedir. 

Klasik sulama sistemlerinde, sulama parsellerinin küçük olması, karık veya tava boyutlarının uygun seçilememesi su yönetimi güçleştirmekte, sulama randımanı düşmekte ve tarla içi su kayıplarının da fazla olmasına neden olmaktadır. Tava veya karık sulama yöntemleri kullanıldığında ideal koşullarda tarla su uygulama randımanı %60 civarında olup, şebekedeki sızma, buharlaşma ve işletme kayıpları da ilave edilirse randıman yaklaşık %50 olmaktadır. Klasik sulama yöntemleri yerine yağmurlama ve damla sulama yöntemleri kullanılması durumunda randıman %60`dan sırası ile %80 ve %90`a çıkabilmektedir. Bu da %20 ile %30`luk bir su tasarrufuna karşılık gelmektedir.

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği nedeniyle yağış rejimlerinde de değişiklikler gözlenmektedir. Marmara Bölgesi`nde toplam yağış miktarı son 15 yılda sadece 6 yıl (2005, 2009, 2010, 2012, 2014 ve 2017 yılları) 1981-2010 iklim normalinin üzerinde gerçekleşmiş, kalan 9 yılda iklim normalinin altında kalmıştır. 

Özetle kısıtlı olan su kaynaklarımız bir yandan kirletilmekte, diğer yandan suyun metalaştırılması nedeniyle Uludağ`da bulunan su kaynakları özel şirketlere gelişigüzel tahsis edilmektedir. Bursa Büyükşehir Belediyesinin ambalajlı su tesisi kurması suyun metalaştırıldığı örneklerden biridir. Oysa belediyelerin görevi suyu metalaştırıp, ticari gelir elde etmek değil, halka içilebilir halde suyu şebeke suyu olarak ulaştırmaktır. Kaldı ki Bursa`da şebeke suyu fiyatları da diğer illerle mukayese edildiğinde oldukça yüksektir.

Kentimiz için önemli bir değer olan, kaynağında içme suyu kalitesinde olan Nilüfer çayının, 202 km`lik yolu boyunca, kentimizi geçtikten sonra 4.sınıf su kalitesi limitlerinin dahi üstüne çıkması Bursa sanayicimizin ayıbıdır.

Buna, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği ve su tasarrufuna gerekli özenin gösterilmemesi de eklendiğinde gelecekte karşımıza çıkacak tablonun çok da iyi olmadığı açıkça görülmektedir. 

Sonuç ve Önlemler

Bitki örtüsüne, toprağa, nehir ve göllere verilen zararlar; sel ve kıtlık yaratmakta, su kaynaklarında yaşanan kirliğinin daha da kötüleşmesine neden olmaktadır. Sanayi ve enerji üretiminde kullanılan sular hem ekosisteme zarar vermekte hem de kirlilik yaratmaktadır. Çevremizdeki ekosistemleri görmezden geldikçe yaşamamız ve kalkınma için gerekli olan temiz suyun, herkese ulaşması zorlaşmaktadır. Doğaya dayalı çözümler, su sorunlarımızın çoğunu çözme potansiyeline sahiptir. Yeni ormanların dikilmesi, nehirlerin taşkın yataklarına yeniden bağlanması ve sulak alanların restore edilmesi, su döngüsünü yeniden dengeleyecek, insan sağlığını ve geçim kaynaklarını iyileştirmeye katkı sağlayacaktır.

Mevcut durum karşında bilinçli su tüketimini yaygınlaştırarak su kaynaklarımızın korunması; nehirlerimizin, derelerimizin, yeraltı su kaynaklarımızın talandan korunması hayati önemdedir. 

-Su tasarrufu ve kaynakların korunması için tarımda basınçlı sulama sisteminin yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. 

-Yararı bilimsel çalışmalarla kanıtlanan kısıtlı sulamanın çiftçi düzeyinde yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. 

-Su kaynaklarımızı koruyan, sürdürülebilirliğini temin eden acil eylem planı ve su politikası hayata geçirilmelidir. 

-Ekolojik dengeyi alt üst eden HES projelerine karşı yürütülen mücadelelere kararlılıkla devam edilmelidir. 

-Arıtma, evsel atık ve endüstriyel atık tesisleri yaygınlaştırılmalıdır. 

-Su kullanım hakkı halktan alınmıştır. Suyun alınıp satılan bir meta olmaktan çıkartılıp, herkes için su güvenliğinin sağlanması yolunda mücadele edilmelidir.

Bizler tüm canlılar için vazgeçilmez yaşam kaynağı olan sularımızın korunması, kirletilmesinin önüne geçilmesi, yeterli, temiz ve sağlıklı su kaynaklarının gelecek nesillere aktarılabilmesi için bugüne kadar vermiş olduğumuz mücadeleye kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.

 

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu

DOĞADER Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği

Okunma Sayısı: 110

Bursa Şube Kaynaklı Haberler »
Tüm Haberler »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME