KMO

İŞKENCE ALANI SOKAKLAR SEMPOZYUMU-FORUMU TAMAMLANDI

    Yayına Giriş Tarihi: 27.01.2014  Güncellenme Zamanı: 27.01.2014 14:58:40  Yayınlayan Birim: İSTANBUL ŞUBE  
 

Etkinlikten GörüntülerGüncellenme Zamanı: 27.01.2014 14:42:33

Etkinlikten Görüntüler

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacı Odası, Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) birlikteliğiyle örgütlenen “İşkence Alanı Sokaklar: Toplumsal Olaylarda Kolluğun Zor Kullanımı Etkileri ve Sonuçları Sempozyum ve Forumu” tamamlandı.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacı Odası, Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) birlikteliğiyle örgütlenen "İşkence Alanı Sokaklar: Toplumsal Olaylarda Kolluğun Zor Kullanımı Etkileri ve Sonuçları Sempozyum ve Forumu" tamamlandı.

Çok sayıda basın kuruluşunun da gün boyu takip ettiği etkinliğe 200`e yakın insan katıldı.

Haziran Direnişi`nden görüntülerin yer aldığı, sokakta yapılan "Biber Gazı Röportajı" ile başlayan etkinlik, Haziran Direnişi ve biber gazı nedenli ölenlerin anısına durulan saygı duruşu ile devam etti. Açılış konuşmasını yapan Şubemiz Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Selin TOP, sempozyumum amacına ve hedeflerine dair katılımcıları bilgilendirdi.

I. Oturum

"Biber Gazı Kimyasal Silahtır! Üretimi, Kullanımı Yasaklanmalıdır!"

Oturum başkanlığını Şubemiz Yönetim Kurulu Başkanı Haşmet CAMCI`nın yaptığı ilk oturumda Şubemiz II. Başkanı Onur GÖKULU "Toplumsal Olaylarda Zor Kullanım Araçlarının Tarihçesi ve Kimyasal Etkileri" başlıklı bir sunum yaptı. Gökulu, konuşmasına biber gazının net olarak kimyasal silah olduğunu vurgulayarak başladı. Öldürücü, yaralayıcı, tahriş edici maddelerin kimyasal silah tanımına girdiğini belirten Gökulu, kimyasal silahların tarihçesini anlattı. Yapılan anlaşmalarda defalarca kimyasal silahların kullanımının yasaklanması ve imha edilmesinin kararlaştırılmasına karşın bunun gerçekleştirilmediğini ifade etti. Biber gazının da içerisine girdiği göz yaşartıcı gazların "az ölümcül" silahlar olarak adlandırıldığını belirten Gökulu, biber gazının etkisinin maruz kalınan doz ve süreye göre değiştiğini ifade etti. Biber gazı üreten 7 firmadan beşinin Amerikan firması olduğu bilgisini vererek, Türkiye‘de de bu gazın üretilmesinin tartışıldığını ve TÜBİTAK‘ın buna onay verdiği bilgisinin dolaştığını ifade etti. Son olarak biber gazının kimyasal silah olduğunu ve yasaklanması gerektiğini söyledi.

"Kalıcı Etkiler Yaratıyor!"

İstanbul Eczacı Odası temsilcisi  Nurdan DEMİRKAN ise "Toplumsal Olaylarda Zor Kullanım Araçlarının Toksikolojik Etkileri" başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Biber gazının insanlarda yarattığı etkileri anlatan Demirkan, gözlerde, ciltte, solunum yollarında yarattığı rahatsızlıkları ortaya koydu. Gazın uzun sürede astım vb. kalıcı rahatsızlıklar yarattığını belirtti. Körlük riski taşıdığına dikkat çekti.

"Biber Gazı Öldürüyor"

TTB‘den Doç. Dr. Cavit Işık YAVUZ ise "Kimyasal Gösteri Kontrol Ajanlarına Maruz Kalanlarda Meydana Gelen Sağlık Sorunları" başlıklı bir sunum yaptı. Kimyasal gazlar olarak nitelendirilen gazların "kimyasal zehirler" olarak nitelendirilmesi gerektiğini ifade eden Yavuz, 19 Aralık Cezaevleri Katliamı sırasında da bu gazların yoğun kullanımı sonucunda ölümlerin yaşandığını hatırlattı. Bu gazların kalıcı etkiler bırakmadığı yönündeki söylemlerin gerçeği yansıtmadığını, kanserojen etkileri olduğunu belirtti. TTB‘nin Hopa raporunu hatırlatarak Metin Lokumcu‘nun biber gazından dolayı yaşamını yitirdiğini söyledi. Biber gazının solunum, sindirim gibi etkilerinden bahsetti. Haziran Direnişi sırasında polisin biber gazıyla yaptığı saldırı sonucunda ortaya çıkan bilançoyu istatistiki verilerle aktardı.

"Devletin Söylemlerini Kullanmayalım!"

TODAP adına ise Uzm. Psikolog Pınar ÖNEN "Toplumsal Olaylarda Zor Kullanım Araçları: Psikososyal Boyut" başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Önen, sunumuna devletin kullandığı "toplumsal olay" teriminin yerine direniş, gösteri, ayaklanma terimlerini, "müdahale" terimi yerine de saldırı terimini kullanmak gerektiğini ifade etti. Sunumun devamında Haziran Direnişi sırasında polisin uyguladığı sözel saldırılardan, gözaltına alarak özgürlük kısıtlaması yaptığına, korkutma ve cinsel şiddet gibi psikolojik saldırıları tanımladı. Polislerin eylemlerdeki bu saldırılarının işkence olduğuna vurgu yaptı. "Bu ülkede adaletin olmadığını bilsek de yine var sayıyoruz" diyerek adaletin iktidarda kim varsa ona hizmet ettiğini ifade etti. Haziran Direnişi sırasında yaşamını yitirenlere "şehit" denilmesini de eleştiren Önen, bunun askerleri ölüme gönderirken idealize edilen bir yöntem olduğunu ve devletlerin kullandığını söyleyerek doğru bulmadığını söyledi.

Psikiyatri Derneği adına söz alan İlker KÜÇÜKPARLAK kısa bir konuşma yaptı. Devletin kullandığı kavramların kullanılmaması konusunda ek yaparak, Gezi eylemleri sırasındaki farklı kesimlerin bütünleşmesi, korkuların aşılması gibi noktalara değindi.

II. Oturum

"Devlet İşkenceye Aşina!"

İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit EFE başkanlığında gerçekleştirilen ikinci oturumda ilk olarak TİHV adına Prof. Dr. Şebnem KORUR FİNCANCI "Toplumsal Olaylarda Zor Kullanım Araçlarının Neden Olduğu Travmatik Yaralanmalar ve İşkence Algısı" başlıklı sunum gerçekleştirdi. Türkiye‘de devletin işkenceye aşina olduğunu belirten Fincancı, değişik dönemlerde değişik iktidarlar olsa da devletin bu işkenceleri uyguladığını ifade etti. "Yargısız infaz" söylemine değinerek yargılanıp öldürmenin bu söylemle meşrulaştırıldığı, bu nedenle de söylemin yanlış olduğunu belirtti. Gazların kimyasal silah olduğunu söyledi. Ellerin arkadan kelepçelenmesinin, copların kullanımının, basınçlı su kullanımının insanlara hasar vermek ve acı çektirmek amacıyla hayata geçirildiğini söyleyerek bunların işkence olduğunu belirtti.

Türkiye‘nin hukuksuz bir ülke olduğunu söyleyerek sıradan burjuva demokratik devlet olgusunun dahi kalmadığını, diktatörlük koşullarının egemen olduğunu belirtti. Yaşanan eylemler sonrasında sağlık kuruluşlarına yapılan başvuruların istatistiki bilgilerini verdi. "Güçlerimizi birleştirelim, devletin elinden silahlarını alalım" çağrısıyla konuşmasını sonlandırdı.

"Polislere Silah Verilmemeli!"

"Toplumsal Olaylarda Zor Kullanım Araçları ve İnsan Hakları İhlalleri" başlığıyla İHD adına Ümit EFE sunum yaptı. Toplantı, gösteri, yürüyüş hakkına yönelik saldırıları teşhir eden Efe, bu eylemleri yasaklama inisiyatifinin vali ve kaymakamlara bırakılmasının doğurduğu sonuçları eleştirdi. Haziran Direnişi sırasında polisin yaptığı yoğun saldırıların boyutunu ortaya koyarak tanık oldukları ve polislerin hedef alarak kitleye gaz sıktığı örneklerden bahsetti. Eylemler sırasında polislere silah verilmemesi gerektiğini söyleyen Efe, gaz bombası, kimyasal sular, elektro şok aletleri vb. silahların yasaklanması talebiyle mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti.

"Sokakta Verilecek Mücadeleyle Hukuk Değişebilir"

ÇHD adına Av. Şerife Ceren UYSAL "Toplumsal Olaylarda Zor Kullanım Araçlarının Kullanımının Hukuki Açıdan İncelenmesi" başlığıyla sunum yaptı. Gezi eylemleriyle yasaların artık teşhir olduğunu belirten Uysal, ezilenlerin, işçilerin, emekçilerin vereceği mücadeleyle hukukun değişebileceğini ifade etti. PVSK‘dan bahsederek bu yasayla polise verilen yetkilerin arttığını söyledi. Aynı zamanda taş, sopa, bilye gibi eylemcilerin kullandığı araçların silah kapsamına alındığını belirtti. Böylelikle eylemlerde bunları kullananlara karşı polise silah kullanma yetkisi verildiğini söyleyen Uysal, Gezi eylemlerinde de polisin silahla saldırabileceğini, ancak milyonlarca insan sokakta olduğu için buna cesaret edilemediğini ifade etti.

AİHM‘in bir dizi örnek karşısında verdiği kararları da eleştiren Uysal, söz konusu olanın "özel mülkiyet" olunca bu gibi kurumların dahi saldırıyı meşru gördüğünü söyledi.

Son olarak DGM‘lerin kapatılması, sendikalar yasasının iptali gibi örneklerin hukukun sokakta belirlenebildiğini gösterdiğini ifade ederek, biber gazının yasaklanması için de böyle bir mücadele örgütlenmesi gerektiğini belirtti.

DİSK adına Kıvanç ELİAÇIK"Toplumsal Olaylarda Zor Kullanım Araçlarının Yasaklanmasına Dönük Mücadele Deneyimi" başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi. Brezilya ve Kore‘deki sendikaların Türkiye‘ye biber gazı satışını engellemek için eylemler yaptığını belirten Eliaçık, kendilerinin de biber gazının üretimi, taşınması ve satılması karşısında bir çalışma yapacaklarını belirtti.

Panel-Forum

İstanbul Tabip Odası`ndan Ali ÇERKEZOĞLU‘nun yönettiği panel-forum bölümünde etkinlik katılımcılarının öneri, görüş ve katkıları alındı. Etkinlik boyunca oluşturulan görüşlerden Sempozyum Deklarasyon metni derlenerek "taslak" halinde katılımcıların görüşlerine sunuldu. Deklarasyonda, yapılan bu etkinliğin biber gazı konusunda yeni bir mücadele ağının örülmesi konusunda bir başlangıç olması baz alındı.

Okunma Sayısı: 589

İstanbul Şube Kaynaklı Haberler »
Tüm Haberler »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME