KMO

VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU TASLAĞINA İLİŞKİN 3 ODANIN GÖRÜŞÜ

    Yayına Giriş Tarihi: 11.03.2009  Güncellenme Zamanı: 25.02.2013 15:55:47  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Gıda güvenliği, halk sağlığı ve koruyucu sağlık hizmetlerindeki rolü nedeniyle tüm dünyada gelişmişlik düzeyinin önemli bir göstergesi olarak görülmekte, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde önemli bir hedef olarak karşımıza çıkmaktadır.

 Gıda güvenliği, halk sağlığı ve koruyucu sağlık hizmetlerindeki rolü nedeniyle tüm dünyada gelişmişlik düzeyinin önemli bir göstergesi olarak görülmekte, Türkiye`nin Avrupa Birliği`ne uyum sürecinde önemli bir hedef olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gıda güvenliğinin sağlanmasında yeterli hukuki ve teknik alt yapıya, bu alanda çalışmakta olan personelin sayısı ve niteliğinin iyileştirilmesine, bununla birlikte süreci iyi yönetebilecek siyasi ve bürokratik irade ve anlayışa gereksinim vardır. Bunun gerçekleştirilmesinde, nesnel, bilimsel ve ülke gerçekleriyle uyumlu, halkımızın ve ülkemizin çıkarlarını koruyan bir mevzuat temel gerekliliktir.

Gümrük Birliği anlaşması uyarınca 1995 yılında yürürlüğe giren 560 sayılı KHK ile başlayan gıda güvenliğini sağlamaya yönelik çabalar anlaşılmakla birlikte bu konuda yeterli başarının elde edildiğini söylemek zordur.

5179 sayılı Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine Dair KHK` nın Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun yerine, yaklaşık 3 yıl önce 4 lü paket adı altında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa taslakları, kısa süre sonra tek bir taslak haline getirilerek, ‘`Veteriner Hizmetleri, Gıda ve Yem Kanunu Taslağı`` adıyla, kamuoyu görüşüne sunulmuştur.

Odalarımızca; söz konusu taslak metne ilişkin görüşler ilgili Bakanlığa gönderilmiş ve kamuoyuyla da paylaşılmıştır. Ancak görüş almak amacıyla kamuoyuyla paylaşılan taslak metin daha sonra bitki sağlığı bölümü de ilave edilerek değiştirilmiştir. ‘`Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu taslağı`` adıyla hazırlanmış olan yeni taslak, görüşe sunulmamış olup, daha önceki metne ilişkin Odalarımızca Bakanlığa gönderilen görüş, öneri ve eleştirilerin de dikkate alınmadığı anlaşılmıştır.

Yeni yasa taslağı, ülkemiz kanun yapma tekniğine aykırı olarak birden fazla birbiri ile ilintili ama bağımsız çalışma alanını aynı metin içine zoraki olarak sokma girişiminin ruhsuzluğunu taşımaktadır.

Taslak; hem içeriği, hem hukuk tekniği, hem de AB mevzuatına uyumu anlamında, birçok yetersizlik içermektedir. Gıda güvenliğini sağlamaya yönelik çözüm üretmek yerine, gıda alanı, hayvansal ürünlere indirgenmekte ve taslağın tek bir mesleğin öne çıkarılması kaygısıyla hazırlandığı izlenimini vermektedir.

Gıda güvenliği kavramı, bilimsel içeriğinin ötesinde bir meslek gurubunun bütün gıda alanına hakim olma anlayışına kurban edilmek istenmektedir. Gıda alanındaki düzenlemeler veteriner hizmetlerinin altında kaybolmuştur. Oysa veteriner hizmetleri gıda güvenliğini temin eden unsurların sadece bir alt grubunu temsil etmektedir.

Sürecin tek bir meslek üzerinden tanımlanması, gıda güvenliğinin sağlanması amacını daha da güçleştirecek, halkımız yeni tehditlerle karşı karşıya kalacaktır. Taslağın bu şekli ile yasalaşması durumunda; gıda güvenliği işlevinin azalmasına bağlı olarak halk sağlığını olumsuz yönde etkileyecek sorunlar oluşacaktır.

Taslakta, gıda değeri olmayan ev ve süs hayvanları, veteriner sağlık ürünleri, hayvansal yan ürünler yer alırken, gıda ile temas eden madde ve malzemeler, yeni gıdalar, fonksiyonel gıdalar, GDO lu ürünlerin kapsamda yer bulmaması, önemli bir çelişkidir.

Halk sağlığı ve koruyucu sağlık hizmetlerinin tam anlamıyla uygulanması, insan tüketimine sunulan her türlü gıda maddesinin gıda yasası kapsamında yer alması ile mümkündür.

Taslağın tanımlar kısmında Resmi Veteriner Hekim, Yetkilendirilmiş Veteriner Hekim gibi bir mesleğe işaret eden tanımların yapılması, denetim, resmi kontrol vb. tüm görevlerin Veteriner Hekimler üzerinden gerçekleştirilmesi anlamına gelmekte, bu durum gıda güvenliği sürecinde görev alan diğer mesleklerin yok sayıldığı ve Bakanlığın konuya nesnel yaklaşmadığını göstermektedir.

Resmi Veteriner Hekim tanımıyla kamuda, Yetkilendirilmiş Veteriner Hekim tanımıyla ise özel sektörde veteriner hekimlere alan genişletme ve istihdam yaratma çabalarının yasa aracılığıyla zorlandığı açıkça görülmektedir.

Hayvan sağlığı, hayvan refahı ve zootekni, veteriner sağlık ürünleri, veteriner tıbbi ürünler gibi bölümlerinde sadece Veteriner Hekime işaret eden vurgulamalar varken, hem yukarıdaki çalışma alanlarında hem de bitki sağlığı, gıda ve yem bölümlerinde, eşdeğer yetkiye sahip mühendislerin yer almaması, özellikle gıda bölümünde mühendislerin adının bile geçmemesi düşündürücüdür.

Taslak, veteriner hekim ile yardımcı sağlık personeli arasında doğal bir görev ayrımı tanımlaması yaparken, aynı yaklaşımı mühendis ve yardımcı personel için göstermeyerek, mühendislik meslek disiplinlerini görmezden gelme anlayışını sürdürmektedir.

Veteriner sağlık ürünlerinin toptan satışının eczacı ve veteriner hekim sorumluluğunda yapılabileceği ifade edilirken, bitki koruma ürünlerinin neredeyse herkes tarafından satılmasına izin verilerek, bu alanda da mühendislik meslek disiplinleri görmezden gelinmektedir.

Taslak, veteriner tıbbi ürünleri için reçete yazma ve bunu uygulama yetkisini yalnızca veteriner hekimlere tanırken, bitki koruma ürünlerinde reçete yazma yetkisi kamuda çalışan tekniker – teknisyenlere de verilmekte, zirai mücadele ilaç bayilerine reçete yazma yetkisi tanımamaktadır.

Taslak, hayvansal üretimle ilgili olarak, genelde konuya ilişkin eğitim almış mühendislerin, özelde ise zootekni bölümü mezunu mühendislerin özlük haklarını görmezden gelerek, bu alanda geçerli mevzuatı tanımayı adeta reddetmektedir.

AB ülkelerinde üretim koşulları ile şekillenmiş yaygın tüketim anlayışı gereği hayvansal ürünler % 70 oranında tüketilmektedir. Oysa, ülkemizin üretim yapısı ve tüketim anlayışı bunun tam tersi bir seyir izlemektedir. AB uyum sürecinde, aday olan ülkelerin kendi tüketim profilinin ve geleneksel ürünlerinin korunması, çeşitli belgelerde ya da raporlarda yer almaktadır. Ayrıca, AB`nin yayımladığı mevzuat hükümlerine göre (hayvansal hammaddeler dışındaki) tüm gıda maddelerinin üretim ve dış ticaretinde resmi kontrolör adı altında mühendisler imza yetkisine sahiptir. Dolayısıyla, AB ülkelerinde denetim ve kontrol hizmetlerinin tek bir meslek tarafından yürütüldüğü doğru değildir.

Yasa taslağının sorumluluklar bölümünde, "piyasaya arz edilecek gıda ve yemlerden hangilerinin onay alacağı", "onaya tabi gıda ve yem işyerlerinin işin nevine göre konuyla ilgili en az lisans eğitimi almış personel çalıştırmak zorundadır." hükümleri yer almaktadır. Veteriner Ürünleri ile ilgili bölümde veteriner hekimlerin görevi net biçimde tanımlanırken, gıda ve yem üretim yerlerinin hangisinin onaya tabi olacağına ilişkin yetki Bakanlığa bırakılmaktadır.

Söz konusu taslakta sorumlu yöneticilik uygulamasının tamamen kaldırıldığı görülmektedir. Özellikle kayıt ve denetim dışı ile merdiven altı gıda maddesi üretiminin yoğun olduğu Türkiye`de, hem işyerlerinin özdenetimi, hem de kalitenin yükselmesi açısından büyük yararlar sağlayan sorumlu yöneticilik uygulamasının kaldırılması, tüketici sağlığına yönelik önemli sorunlara yol açacaktır. Taslakta gıda ve yem üreten işyerlerinin onayı ve sorumlu yönetici çalıştırılması uygulamasına net ifadelerle yer verilmeli, belirsizlik giderilerek, konu yönetmelik ya da Bakanlık yetkisine bırakılmamalıdır.

Taslakta, Bakanlığın kontroller ve mücadele hizmetleri ile ilgili uygun göreceği görevler için kurum ve kuruluşları görevlendirebileceği hükmüne yer verilmektedir. Uyumlaştırıldığı belirtilen 882/2004 regülasyonunun, resmi kontrol yetkisinin (akredite olmuş analiz laboratuvarlarında yapılacak analiz işlemleri dışında) özel kişi, kurum ve kuruluşlara aktarılamayacağı hükmü ile çelişmektedir. Bu durum, gıda güvenliğinin sağlanmasında devletin asli görevinin ve sorumluluğunun devredilmesi anlamını taşımaktadır.

Resmi kontroller sosyal devlet anlayışı içinde merkezi hükümetin yapması gereken görevlerden biridir ve Devlet olmanın gereğidir. Bu bağlamda, denetim ve kontrol hizmetlerinin etkin ve yaygın şekilde devlet eliyle yerine getirilmesi gerekmektedir. Yapılacak denetim ve kontrol görevlerinin ücretlendirilmesi, birilerinin çıkar sağlama eğiliminin dışa vurumudur. Sorumlu yöneticilik uygulamasının, sektöre yük olduğunu ve kaldırılması gerektiğini savunan anlayışın, hizmetlerin özelleştirilmesi durumunda işletmelerin çok daha büyük bir mali yükle karşı karşıya kalacağını görmezlikten gelmesi anlamlıdır.

Risk analizi kapsamında yer alan Risk Değerlendirmesi, Risk Yönetimi ve Risk İletişimi gibi görev ve işlevler, birbirinden ayrı kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi gerekirken, taslağa göre bu görevlerin tümünü Bakanlık üstlenmektedir. Bu anlayış, Bakanlığın hem savcı hem de yargıç olma isteğini açığa çıkarmakta, AB uygulamalarına ters düşmektedir. AB`de risk değerlendirmesi bağımsız kurumlarca yapılmakta, risk yönetimi sorumlu kamu kurumları tarafından gerçekleştirilmektedir.

Taslağa göre veteriner sağlık ürünleri, biyolojik ürünler ile bitki sağlık ürünlerinin üretimi, ihracatı, ithalatı ve piyasaya arzı konularında onay gerekirken, gıda ve yemde hangi ürünlerin onaya tabi olacağının Bakanlıkça belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Veteriner biyolojik ürünlerin tamamının onayının bir veteriner hekime ya da veteriner hekim çalıştırana verileceği, veteriner sağlık ürünlerinde ise kimya mühendisi, kimyager, eczacı ya da veteriner hekime sorumluluk verileceği kesin hükme bağlanmışken, insan yaşamının sürdürülmesinin temel ögesi olan gıda maddelerinin üretildiği iş yerlerinden hangisine onay verileceği belli değildir. Sadece onaya tabi işletmelerde "işin nevine göre konu ile ilgili en az lisans eğitimi almış personel çalıştırmak zorundadır." hükmü ciddiyetsiz ve sorumsuz bir anlayışı yansıtmaktadır.

Cezalarla ilgili olarak taslakta farklı uygulamalar olduğu görülmektedir ki, bu hem Kanun yapma tekniğine, hem de cezaların eşit uygulanmaması anlamında Kanun`un ruhuna uygun düşmemektedir. Örneğin, onay alınmaması durumunda uygulanacak cezalarda veteriner ürünleri ve bitki koruma ürünleri için otuz bin, gıda maddeleri için on bin TL ceza öngörülmektedir. Bu örnek, gıda güvenliği bağlamında insan sağlığına verilen önemin ne denli hafife alındığının göstergelerinden biridir.

Taslak, tarım sektörü ve ziraat mühendisliği / su ürünleri mühendisliği mesleği ile ilgili düzenlemeler getiren birçok Yasayı yürürlükten kaldırarak, içeriğindeki yanlış hükümlere toplumu ve mesleğimizi mahkûm etmektedir.

Taslak, üretim yapımız, ekolojik faktörlerimiz, mikroklima özelliklerimiz ve genetik zenginliğimiz dikkate alınmadan ülkemiz gerçeklerinden uzak bir şekilde hazırlanmıştır.

Kanun taslağındaki gıda bölümü halen yürürlükte bulunan 5179 sayılı Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine Dair KHK`nin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun`un teknik ve içerik olarak oldukça gerisindedir.

Taslağın, ilgili tarafların katılımı ve işin uzmanları ile birlikte yeniden ele alınarak düzenlenmesi büyük bir önem taşımaktadır.

Bu kapsamda odalarımızca:
1- Gıda, Yem Hizmetleri ve Resmi Kontrol,
2- Veteriner Hizmetleri,
3- Bitki Sağlığı Hizmetleri,
olmak üzere üç ayrı Kanun olarak düzenlenmesi önerilmektedir.

Okunma Sayısı: 274

Tüm Haberler »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME