KMO

TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI 43. OLAĞAN GENEL KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI

    Yayına Giriş Tarihi: 17.04.2012  Güncellenme Zamanı: 03.05.2013 10:41:34  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Güncellenme Zamanı: 03.05.2013 10:41:31

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası 43. Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi Yayımlandı

 Meslektaşlarımızın mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunmayı amaçlayan TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, aynı zamanda insanın, toplum sağlığının, doğanın kısaca ülkenin değerlerini korumak, sorunlarını saptamak, çözüm önerileri sunmak ilkesi ile yolunu çizmiştir. Her zaman bilimden, emekten, demokrasiden, adaletten ve halktan yana taraf olmuştur. Bu ilkeler; odamıza bilimdışılığa, haksızlığa, sömürüye, yanlışlığa, kirliliğe karşı mücadele gücü vermiştir. Ülkemizin içerisinde bulunduğu durum, kamu yararına çalışan meslek örgütlerinin varlığını, bugün her zamankinden daha fazla gerekli kılmaktadır. Bilimsel düşüncenin ışığında emekten ve halktan yana mücadele, bu nedenle odamızın başlıca hedefi olmuştur.

Ülkemiz bir yandan Kanun Hükmünde Kararnamelerle demokrasiden, katılımcı anlayıştan yoksun bir şekilde yönetilmekte, diğer yandan da emekten halktan yana olan tüm kuruluşlar baskı altında işlevsizleştirilmeye çalışılmaktadır.  Kanun hükmünde kararname ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı altında, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü kurulmuş ve bu kuruma meslek odalarının mevzuatını belirleme yetkisi verilmiştir. Oysa meslek odaları güçlerini Anayasanın 135. maddesinden almaktadırlar. Bizler biliyoruz ki asıl amaç, meslek odalarının işlevsizleştirilmesi ve özgür düşüncenin ortadan kaldırılarak, bilim insanlarının ve kurumlarının tek tipleştirilmesidir.

Özelleştirme, güvencesizleştirme, esnek çalıştırma, sendikaların zayıflatılması, sosyal güvenliğin tasfiyesi, suyun ticarileştirilmesi, barınma, ulaşım, enerji, eğitim, sağlık gibi temel hakların paralı ve pahalı hale getirilmesi, kentsel dönüşüm projeleri, ulusal değerlerin ulus ötesi sermaye gruplarına peşkeş çekilmesi, mesleki alanların yine büyük sermayenin ihtiyacına göre belirlenmesi neredeyse emperyalizmin elini değdiği hemen her ülkede olduğu gibi ülkemizde de uygulanmaktadır.

Bu sürecin meslek alanlarımıza etkisine baktığımızda ise son derece vahim bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği ile yüzleşmemiz gerekiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre yüksekokul ve üniversite açılma oranı 1999 yılında %21.67 iken 2010 yılında %44.27 olmuş, 2001 yılında 22 olan Kimya Mühendisliği Bölümü sayısı 2010 yılında 33`e ulaşmıştır. 2001 yılında mezun olan yaklaşık 1400 Kimya mühendisi varken 2010 yılında bu rakam 2486`ya yükselmiştir. Bu sayıda Kimya mühendisinin istihdam edebileceği kuruluşun olmaması, mezun olan Kimya mühendislerinin işsizler ordusuna katılmasına neden olmaktadır. KPSS ile kamu kurumlarında kimya mühendisi istihdam edilmek üzere açılan kadro sayısı ise bu rakamların yanında yok denecek kadar azdır. TÜİK verilerine göre yüksek okul ve üniversite mezunlarında işsizlik oranı 2001 yılında %7,8 iken 2011 yılında %10,4`e yükselmiştir. İktidarın birçok meslek alanında olduğu gibi, bizim meslek alanımızda da mezun sayısını arttırarak, aynı zamanda Tüpraş ve Petkim gibi özelleştirmeler ile istihdam olanaklarını daraltması, işsizlik oranını artırmıştır. İşsiz meslektaşlarımızın oranındaki bu artışa paralel olarak meslektaşlarımız özlük haklarını yitirmiş ve sermaye sahipleri karşısında çaresiz bırakılmışlardır.

Birçok alanda olduğu gibi meslek odalarının görüşlerini önemsemeyerek yapılan, Türkiye`deki gıda işletmelerinin yaklaşık % 80`inin sadece işveren bilgisi ve insafı ile üretim yapmasına ortam oluşturan, mevzuat değişikliği ile sektörde çalışan mühendisler uzaklaştırılarak, sektör denetimsizleştirilmiş ve dolayısıyla gıda güvenliği tehlike altına girmiştir.

Gıdada olduğu gibi kamunun her alanında karşımıza çıkan denetim yetersizliği nedeniyle 1954 yılında yürürlüğe giren, 6269 sayılı Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında Kanunun uygulanması halen sağlanamamaktadır. Ülkemizde, kentimizde yaşanan ve yaşanması olası kimyasal kazaların sonuçlarının, insan sağlığına ve çevreye vereceği zararlar düşünüldüğünde, gereken önlemlerin alınması, konunun büyük bir duyarlılıkla ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Ancak kamudaki denetimsizlik devam ettiği sürece, insan sağlığı ve çevre açısından tehlikeli kimyasal malzemeleri ve prosesleri bünyesinde bulunduran tesislerde meydana gelebilecek kazalar (Tuna Nehri`ndeki kızıl çamurun yol açtığı çevre felaketi, Meksika Körfezi`ndeki petrol sızıntısı, Davutpaşa ve Ostim`de meydana gelen patlamalar ve hemen her kentimizde yaşanan fabrika yangınları) kaçınılmaz olacaktır. Bu kazalarda ne yazık ki canlarımız yok olmaya devam edecektir.

Ülke olarak henüz en basit kimyasalları yönetmeyi beceremezken, LPG patlamalarından, klor gazı sızıntılarından vatandaşlarımız etkilenirken, Nükleer Santral kurulumunu savunmak olsa olsa, sonun başlangıcı sayılabilecek bir yok oluşa imza atmak olarak değerlendirilebilir.

Ülkemizde tehlikeli kimyasalların yönetimi bilinmemekle birlikte, Kimya mühendisliği mesleğine de gerekli önem verilmemektedir. Mesleğimizin önemi kavranılmadan, 6269 sayılı kanunun gereklilikleri yerine getirilmeden, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadan, kimyasal kazaların önlenmesi mümkün değildir. Bizler mesleğine, ülkesine, geleceğine sahip çıkan, kimya mühendisleri ve biyomühendisler olarak, ülkemizde mesleğimizin hak ettiği öneme kavuşması için her platformda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Bu ülkenin üreten bilim insanlarının, hem sanayide hem de ülke yönetiminde söz sahibi olmalarına gerek vardır. Bu dönemde de çalışmalarımızı, ülkenin ve kamunun çıkarlarının gözetilmesi, yurdun yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarının korunması, kimya mühendisliği ve biyomühendislik mesleğinin gelişmesi, mesleğin ülke, toplum ve üyelerimizin yararları doğrultusunda uygulanması ve geliştirilmesi, uzmanlık alanında ülkenin ve üyelerimizin çıkarlarına uygun politikalar üretilmesi, yasa, tüzük ve yönetmeliklerin hazırlanması, geliştirilmesi amaçlarıyla sürdüreceğiz.

Biz Kimya mühendisleri ve Biyomühendisler, insanlarımızın birikimleri ve emeklerini kullanarak yetiştik. Dolayısı ile üzerimizdeki vebali kaldırmak ve bizim için yapılan yatırımların karşılığını vermek istiyoruz. Mesleğimizin gereğini yapmak ve üretmek istiyoruz. Üreterek, ülkemize ve halkımıza değer katmak istiyoruz.

Bunun için çözümün;

·         Kendi yerli kaynaklarımızın etkin ve verimli kullanımını sağlayan,

·         Yerli üretimi, yerli teknolojiyi, yerli hammadde ve yerli istihdamı esas alan,

·         Ülkesine, insanlarına inanan, toplumsal barışı esas alan,

·         Sanayiden istihdama, tarımdan çevreye, eğitimden bilim ve teknolojiye, sağlıktan sosyal güvenliğe, bütünlükçü bakan ve buna uygun politika üreten,

 bir ülkeden geçtiğini ve bunun mümkün olduğunu düşünüyoruz.

Doğanın ve emeğin sömürülmesine karşı mücadelenin bir bütün olduğunun bilinci ile ülkemizin, odamızın, mesleğimizin geleceğini daha iyi yerlere taşımak adına birlikte yürüdüğümüz tüm dostlarımıza teşekkür ederiz.

Üreterek büyüyen, paylaşarak gelişen bir ülkede insanca yaşamak istiyoruz.

 KMO 43.Dönem Genel Kurulu

Okunma Sayısı: 270

Tüm Haberler »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME