KMO

DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

    Yayına Giriş Tarihi: 01.09.2023  Güncellenme Zamanı: 01.09.2023 10:00:08  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Güncellenme Zamanı: 01.09.2023 10:00:00

1 Eylül 1939 tarihi Nazi Almanya`sının Polonya`yı işgal etmesiyle başlayan 20 yy. en kanlı savaşı olan ve 60 milyon insanın ölümüne neden olan 2.Dünya Savaşının birinci günüdür.

SSCB ve Varşova paktına üye olan ülkeler 1946 yılında Birleşmiş Milletlere başvurarak 1 Eylül‘ü " Dünya Barış Günü " olarak ilan edilmesini istediler. Ancak bu önerge B.M Genel Kurulu tarafından kabul edilmedi. Öneren ülkeler 1 Eylül 1946 tarihinde Doğu Almanya‘da ilk defa kutladılar. 

30 Kasım 1981 yılında B.M 1 Eylül tarihini " Dünya Barış Günü " olarak kabul etti. 1982 yılında ilk defa kutlandı.

Ancak bu tarihin 7 Eylül 2001 tarihli Genel Kurulu sonrasında 21 Eylül olması kararlaştırılmıştır. Dünya Barış Gününde dünya genelinde çatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi yolunda bilinçlendirmeyi amaçlamaktadır. 21 Eylül ‘de B.M Genel Merkezindeki "Barış Çanı" çalınmaktadır .

Bu çalınan çan 2. Dünya Savaşında Nagazaki ve Hiroşima şehirlerine atom bombası atılan Japonya‘nın öncülüğünde dünyanın tüm kıtalarındaki çocukların bozuk paraları ile yaptırılmıştır. 

Çanın üzerine " Çok Yaşa Mutlak Barış " yazısı kazınmıştır .

"Barış hakkı, bir insanlık hakkıdır."

Dünya Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül nedeniyle barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz." Birleşmiş Milletler, Şartının Giriş bölümü ile 1 ve 2. maddelerinde "Birleşmiş Milletler` in barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacını " taşıdığı belirtilir. BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi`nin başlangıç maddesi ile 28 maddesi "Barış ve barışın temellendirileceği uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği "vurgulanmaktadır.  BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiriyi Genel Kurul`un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. 

Bldiride "Barış hakkının kutsallığı; bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük" olduğu belirtilmiştir.BM Genel Kurulunun 19 Aralık 2016 tarihli kararı ile Barış Hakkı Bildirisi kabul ve ilan edilmiştir.  BM İnsan Hakları Konseyinin 22 Haziran 2017 tarihli kararı ile de "Barış hakkının desteklenmesi"gerektiği üye ülkelere hatırlatılmıştır.

Bizler her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesini kabul ediyoruz. Bu bağlamda; Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla (yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb.) olduğu kadar;  ekonomik, sosyal ve kültürel haklar (çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları) ile de ilişkisi bulunduğunu kabul ediyoruz. BM metinlerdeki temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur.  İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir.  O nedenle, bizler her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği kanısındayız. 

Bu yıl da dünyada ve ülkemizde barış hakkının mutlak olarak sağlanamadığı bir yıl olmuştur. Küresel çapta tüm dünyayı etkileyen ve sıcak çatışma riski bulunduğu belirtilen birçok ülkede savaşlar meydana geldi.

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim sıcak çatışma ve savaş haline dönüşerek milyonlarca insanın yerinden edilmesine ve binlerce sivil ve  askerin ölümüne neden olmuştur. 

2011 yılından beri devam eden Suriye iç savaşı devam etmekte olup on bir yıllık süreçte milyonlarca kişinin sığınmacı veya mülteci olarak komşu ülkelere sığınmasına ve binlercesinin ölümüne neden olmuştur.

Bu iki ülkenin komşu ülkeler olması nedeniyle bu savaş durumundan en fazla etkilenen ülke durumundayız. 

Sıcak çatışma ve riskli bölgeler küresel bir etkiye sahiptir.  Halen Libya, Filistin-İsrail , Güney Çin Denizi, Mali, Kuzey Kore ve Yemende dünya barışını tehdit eden ciddi çatışma riskleri bulunmaktadır. 

Bir kez daha dünyanın neresinde olursa olsun barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceğini söylüyoruz. 

Ülkemiz etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. 

Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir.  Bizler demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindeyiz.  Ülkemizin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çiziyor ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunuyoruz.

Türkiye`nin insan hakları ve demokrasi sorununu çözebilmesi için yeni barış sürecine ve böylelikle çatışma çözümüne ihtiyacı vardır.

Kadın cinayetlerinin önlenememesi, kadına yönelik taciz ve tecavüzün artması,

Sağlık çalışanlarına yönelik ölüme varan saldırılar, böylesi bir şiddet ortamı ile de izah edilebilir. 

Nefret dili ile artan ırkçı saldırılarda ise yükseliş eğilimi gözlenmektedir 

Bütün bu olumsuzluklardan kurtulmamız barışla mümkündür. 

Türkiye`de barışa giden yolun barış hakkı mücadelesi ile olacağını biliyoruz.

Bizler, ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olacağının bilincindeyiz. 

Büyük Önder Kemal Atatürk 20 Nisan 1931 tarihinde söylediği "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh " sözü ile dünya barışı ile ilgili görüşünü dile getirmiştir.

Barışın, özgürlüğün ve adaletin tüm dünyaya egemen olacağı; insanların ölmediği, çocukların güldüğü barış dolu bir dünya diliyoruz.

1 Eylül "Dünya Barış Günü " kutlu olsun.

 

TMMOB

Kimya Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

Okunma Sayısı: 104

Tüm Haberler »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME