KMO

GIDA FİYATLARINDAKİ ENFLASYONUN NEDENLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

    Yayına Giriş Tarihi: 03.06.2023  Güncellenme Zamanı: 03.06.2023 11:35:25  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Güncellenme Zamanı: 03.06.2023 11:35:15

GIDA FİYATLARINDAKİ ENFLASYONUN NEDENLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 Kimya Mühendisleri Odası, 6235 sayılı yasa ile kurulmuş olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine (TMMOB) bağlı bir kamu kurumudur. Anayasanın 135. inci maddesinde tanımlanan kamu tüzel kişiliğine sahip bir meslek kuruluşu olup, temel amacı 6269 sayılı kanun kapsamında mesleki alanlarda, kişi ve kuruluşlarla işbirliği içinde eğitim, sempozyum, mesleki kongreler, meslekle ilgili normlar, teknik şartnameler, v.b. konularda çalışmalar yapmak bilimsel, teknik ve mesleki kuruluşlarda araştırma yapmak Kimya Sanayisinin gelişimine katkı sağlamak, meslek içi eğitimlerle bilim ve teknolojik gelişmeleri ülkenin kamunun hizmetine sunmak amaçları arasındadır.

Ayrıca, Kimya Mühendisleri Odasına

-       Biyomühendisleri

-       Biyoproses Mühendisleri

-       Polimer Mühendisleri

-       Genetik ve Biyomühendisleri de üyedirler.

Bu mühendislik alanları YÖK tarafından onaylanmış mühendislik birimleridir.

6269 sayılı Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında Kanun 15.02.1954 yılında ve 8639 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanmıştır.

Bu kanun kapsamında

Madde 2 Türkiye`de kimyager, kimya yüksek mühendisi ve kimya mühendisi ünvanlarıyla istihdam olamazlar ve bu ünvanlarda sanat icraat edemeyecekleri gibi imza da atamazlar.

Madde 4 Kimyagerler, Kimya Mühendisleri her türlü mesleki, ve her türlü gıda tahlili ve mustahzarat (önceden hazırlanmış ve eczanede bulunan ilaç) laboratuvarları ve kimya ile ilgili sair tesisleri kurabilir ve mesul müdürlüklerini deruhte (Üzerine alma, üstlenme) edebilir.

Kimya mühendisleri imalathane açabilir, fabrika kurabilir ve mesuliyetleri altında idare edebilirler.

Madde 6 Sınai işlerden hangilerinin bu kanunun 1. Maddesinde zikredilenlerden birer mesul müdür bulundurmaya mecbur olduğu (Döneminin Ekonomi ve Ticaret, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) Çalışma ve İşletmeler vekaletlerince müştereken tanzim edilecek bir talimatnamede belirtilmektedir.

Madde 7 bu kanunun 2.maddesine aykırı hareket edenler para cezasına çarptırılır. Tekrarı halinde suçlar iki kat para cezasıyla birlikte 1 aydan 3 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılır ifadesi yer almaktadır.  

Kimya Mühendisleri Odasının temel yaklaşımı mesleki alanlarımızda bilimin ve teknolojinin kamu yararına ülke yararına kullanılmasına yardımcı olmaktır. Yatırımların kişi, zümre yararına ve ülkenin çıkarlarına (kazanımlarına) aykırı olabilecek şekilde olmasına da karşıyız. Bunu hukuki zeminde demokratik yollarla dile getiriyoruz.

Yatırımların planlı bir biçimde, kamucu bir anlayışla ve ülke yararına yapılmasından yanayız. Bu konulardaki görüşlerimizi hukuki zeminde demokratik yollarla dile getiriyoruz

Gerekli görülen bir konuda önce odalar bünyesinde konunun uzmanı olan üyelerden, üniversite öğretim görevlilerinden ve sanayide serbest çalışanlardan oluşan bir komisyon kurulup, çalışmalar TMMOB bağlı diğer odaların mesleki alanlarını da ilgilendiriyorsa ilgili odalarında aynı yöntemle kurdukları komisyonlarca değerlendirilerek yapılan ortak bir toplantıda son olarak odanın veya TMMOB`nin görüşü oluşturulmuş olur.

Bu yöntemle, TMMOB bugüne kadar yaptığı basın açıklamalarında kamuoyu ile paylaştığı hiçbir konuda yanılmadı. Öngörüleri daima doğru çıktı.

Vurgulamakta yarar görüyoruz. Gıda sektöründe üç odanın (Kimya Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası) her yıl düzenlediği sempozyum sonuçlarında sektöre ilişkin önerilerini sunmaktadır.  Bakanlık önerileri dikkate almış olsaydı bugün yaşadığımız gıda fiyatlarındaki enflasyon yaşanmazdı.

Tarım ve Orman Bakanlığı 16-20 Aralık 2022 tarihleri arasında 1200 sözleşmeli personel alımı için ilan vermiştir.  Anımsanacağı üzere 15 Haziran 2022 tarihinde de Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere 1500 personel alımında da yine Kimya Mühendisleri bulunmamaktaydı.

Oysa ki,

Tarım ve Orman Bakanlığının teşkilat şemasına bakıldığında; hizmet birimlerinde

-       Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü,

-       Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü

-       Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü

-       Tütün ve Alkol Daire Başkanlığı

-       Su Yönetimi Genel Müdürlüğü

-       Orman Genel Müdürlüğü

Bağlı kuruluşlarda;

-       Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü

-       Türkiye Su Enstitüsü

-       Kurullar, komisyonlar, konseyler ilgili kuruluşlar, çay işletmeleri, Et ve Süt Kurumu bulunmaktadır.

Tarım ve Orman Bakanlığının 1500 personel alımında Kimya Mühendislerini istihdam edilmek üzere almamasına ilişkin Bakanlık ile görüşme talebimize cevap verilmemesi üzerine Bakanlığın yangın ve güvenlik konusunda mesleki tecrübeye ve bilgi birikimine sahip Kimya Mühendislerini istihdamının gerekliliğini vurgulayan bir basın açıklaması yapmıştık.

Tarım ve Orman Bakanlığının görevlerinin birçoğu çoklu disiplinler arası birlikteliği zorunlu kılmaktadır. 

Tarıma dayalı gıda üretimde, gübreleme, ilaçlama, sulama ve kalite kontrol safhalarının her aşamasında taraldan sofraya kadar Kimya Mühendisliği, Biyomühendislik, Polimer Mühendisliği ve Genetik ve Biyomühendisleri almış oldukları eğitimden kaynaklı olarak görev ve yetki alabilirler.

Ayrıca, ülkemizde kimya mühendisliği eğitim programları YÖK yasası ve Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme Akreditasyon Derneği (MÜDEK) ile temel bilim ve mühendislik bilimi için gereken bilgi beceri ve yetkinlik unsurları yönünden uluslararası düzeye erişmiştir.

Bakanlık ile görüşme isteğimizi bildirmemize karşın ne yazık ki bir cevap almadık.

Oysaki, Bakanlık meslek odaları ve üniversitelerle ne kadar sık iş birliği içerisinde olursa o derece bilim ve teknolojiye uygun faaliyette bulunacağı açıktır.

TARIM BAKANLIĞI`NIN VERİLERİNE GÖRE ÖZEL SEKTÖR TOHUM ÜRETİMİ

Bu konu her ne kadar Ziraat Mühendisliğini ilgilendiriyorsa da çok önemli olduğu için değinmek istiyoruz.

Buğday 1995 de özel sektör tohum üretimindeki payı %3 den 2021 de %75`e çıkmış

Arpa 1995 yılında %19 iken 2021 de %49 a çıkmış.

Soya 1995 yılında üretim %100 iken daha sonraki yıllarda da özel sektör üretmiştir.

Mısır 1995 yılında kamu 79 ton üretirken özel sektör 5294 ton üretmiştir. 2021 yılında kamu 238 ton üretirken özel sektör 69.803 ton üretilmiştir. 

Ayçiçeği 1995 yılında özel sektör üretimdeki payı %99 dan 2021 yılında bu oran değişmemiştir.

Patates 1995 yılında özel sektör üretimdeki payı %99 den 2021 tamamını özel sektör üretmiştir.

Sebze 1995 yılında özel sektör üretimdeki payı %100 2021 de %100 olmuştur.

Yem Bitkileri 1995 yılında %10 iken 2021 de %80 olmuştur.

Görüleceği üzere 1995 de kamunun üretiminde ağırlığı olan tohumlarda da 2021 yılında özel sektör piyasaya hakim olmuş, kamu önemli oranda gerilemiştir.

Tohumda İthalat (Ton)

 

2002 Yılında

2021 yılında

Parasal Değer

2002 – 2021

Patates

14.147

16.550

6.826 12.119

Şeker Pancarı

88

527.000

- 14.528

Sebze Bitkileri

1.148

4.091

40.070 126.144

Mısır

784

8.594

2.242 34.224

Daha ilginç bir tablo ise,

2002 de /dolar                      2021 de /dolar

Şeker Pancarı                      86 dolar                                 14.528 dolarlık ithalat

Yem Bitkileri                         426 dolar                               12.370 dolarlık ithalat

Çim ve Çayırotu                   3.047  dolar               12.321 dolarlık ithalat

Sebze Bitkileri                      40.070 dolar             89.715 dolarlık ithalat

Görüleceği üzere ithalatımız (tohum) gittikçe artan oranda yükselmektedir. Bu tohum üretimimizin de dışa bağımlı hale geldiğimizin göstergesidir. Tohum ithalatının artmasının nedeni 17.01.2008 tarih ve 26579 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan daha sonrada 21 Şubat 2011 tarihli 27853 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tahıl Tohumu Serfikasyon ve Pazarlaması Yönetmeliği etken olmuştur. Anılan bu yönetmelikler tohum ithalatlarını arttırdığı için gıda fiyatlarındaki enflasyonun nedenlerinden bir olmuştur.

 TARIMDA GİRDİLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİNİN SONUÇLARI

Tarımda, tarladan sofraya kadar geçen süreçte kullanılan girdiler ve uygulamaları incelenirse; öncelikle toprağın kirlenmemesi ve verimli olarak kullanılması için gerekli olan gübre konusuna bakalım.

Tarımda en önemli girdi olan gübre fabrikaları özelleştirme rüzgârında yok pahasına satılan fabrikalardan sadece bir tanesinden kısa bilgi vererek konuyu anlatmaya çalışacağız. Stratejik öneme sahip ve savaş durumunda gübre yerine teknik amonyum nitrat üretecek Gemlik Gübre Sanayi A.Ş 650 milyon dolara CLE firmasına amonyum nitrat yaptırılarak 1978 yılında devreye alındı. Daha sonra doğal gaz ile çalışır olarak Kellog firması bu tesisi yaklaşık 1 milyar 100 milyon dolara amonyak üretim fabrikası kurup 1993 yılında devreye aldı. Tesisler yıllık olarak amonyum nitrat olarak 594. 000 ton/yıl kapasiteli olup verimi %110 un üzerine de çıkabilmekteydi.

Gemlik Gübre Sanayi A.Ş özelleştirme kapsamına alındığında yıllık karı 75 milyon dolar civarında olmasına karşın, daha önce 96 milyon dolara milyon dolara alıcısı olduğu halde satılmadı, daha sonra 83,1 milyon dolara 5 taksitle 14 Aralık 2005 tarihinde satıldı. Üstelik deposunda 150.000 ton gübre, değeri yaklaşık 100 milyon dolar, arazisi bugün 3-4 milyar değerinde, 110 adet konut, sosyal tesisleri, okulu, yönetim tesisi ve depolama alanı ve en önemlisi de Gemlik`in lojistik değeri çok yüksek uluslararası serbest bölgede yer alan liman da promosyon olarak verildi. Gübretaş`ın mal varlığı yaklaşık 36 trilyonu bulmaktadır.

 Igsaş Gübre 90 milyon dolara satılırken, deposunda 60 milyon dolarlık ürün bulunuyordu.

Eti Gümüş 33 milyon dolara satıldı, 20 milyon dolarlık ürünü bulunuyordu.

 Bu yok pahasına satışı daha iyi anlaşılması için bugün Zonguldak Filyos`ta benzer bir fabrika yatırım tutarı 1.750.000 .000 USD ile özel bir şirket gübre fabrikası kurmaktadır. Sanırım özelleştirme değil alıcı firmaya bağış yapılmış olmaktadır. Diğer fabrikalar da benzer şekilde özelleştirilmiştir.

Dolaysıyla tarım çiftçisi gerekli olan gübreyi özel fabrikalardan her gün yükselen dolar kuru üzerinden gübre satın almak zorunda bırakılmıştır.

Başka bir toplantıda ayrıntısını vermek üzere şeker fabrikalarının özelleştirilmesi son derece yanlış olmuştur.

TARIM İLAÇLARINDA DURUM

Türkiye`de en çok kullanılan pestisit 2020 yılında en çok kullanılan pestisit grupları sırasıyla fungisitler (%38.49 herbesitler (%27.4) ve ınsektisitler (%23) en çok Antalya, Manisa, Adana bu illerde kullanılmaktadır.

Üretimin sürdürülebilirliği için hastalık zararlı ve yabancı otlarda mücadelede Türkiye`de kimyasal mücadele en çok tercih edilen zırai yöntemidir.

Pestisitlerin yararlarının yanı sıra uzun süreli kullanımında ekosisteme ve insan sağlığına zarar verdiği saptanmıştır.

TÜİK verilerine göre yıllar itibarıyla değerlendirildiğinde 2006 yılları 45 bin ton iken 2020 yılında %17.7 artışla 53 bin ton seviyesine gelmiştir.   

Pestisit grupları kullanımı kg

-       Fungisit                           20.600.000  %38.4

-       Herbisit                            13.250.000  %24.7

-       Insektisit                          12.47.000    %23.00

-       Rodentisit + molosisit   280.000         %5

-       Diğerleri                          4.995.000      % 9.3

Pestisitler zararlı organizmaları yok etmek, kontrol altına alarak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan maddelerdir.

GIDA MADDELERİNDE KALİTE KONTROL SİSTEMİ NASILDI?

Devletin piyasadaki eşyaya fiyat koyması. Azami satış fiyatını belirleme Narh, lügatte kanunun yetkili kılmış olduğu resmi makamlar tarafından bir kısım malların özellikle tüketim ve ihtiyaç maddelerinin satış fiyatları için tespit edilen ve uyulması kanun gereği mecburi olan azami had sınırdır. Narh koymak ihtiyaç maddeleri için sabit azami fiyat tespit etmektir.

Ayrıca haksız rekabeti önlemek ve üreticiyi de korumak gayesiyle taban fiyatı tespit edilerek de narh işlemi yapılabilir. Nitekim Türkiye`de özellikle son yıllarda buğday, arpa, pamuk, tütün, ayçiçeği ve hatta ipek kozası gibi birçok üretim mallarında sırf üreticiyi korumak için ve devlet siyaseti olarak taban fiyatları tespit edilmekte ve bu şekilde narh uygulaması yapılmıştır.

1984 yılına kadar narh, günlük lisanda ve belediye kanun ve mevzuatında zaruri ihtiyaç maddelerinin azami satış fiyatlarının tespiti manasında kullanılırdı. 1580 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Belediye Kanunu "azami ücret tarifesi" ve "narh" terimlerini birlikte ele almıştır. Narh aslında icrai bir işlemdir. Hükümet veya belediyeler tarafından tespit edilir.

Gıda fiyatı enflasyonuna ilişkin çarşı, pazarda görüntüler verilmekte ancak sorunun kaynağı ve nedenleri üzerinde yeterince açıklayıcı bilgi verilmemektedir.

Düzenlediğimiz bu toplantıda soruna çok detaylı olarak değinmek istiyoruz.

Gıda fiyatlarında enflasyon tarihsel sürece kısaca bakmak bugünü daha iyi anlatacaktır.

1980 darbesi sonrası 24 Ocak kararları kapsamında "serbest piyasa" dönemi başlatıldı. Yani köklü bir yapısal döneme geçildi. Develüasyon yapılmış, bir dolar 47 liradan 70 liraya yükseltilmiş, Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) ‘lerin ürettikleri ürünlerin fiyatları arttırıldı. Destekleme alımları sınırlandırıldı. Sonuçta yıl sonu enflasyonu 107,2 oranında gerçekleşti.

Başlangıçta gübre, enerji ve ulaştırma dışında destekler kaldırıldı dış ticaret serbestleştirildi.

Daha sonra gübre fabrikaları enerji ve ulaşımda da zarar ediyor ve devlete yük oluyor bahanesi ile özelleştirildi.

Ayrıca Belediye (dönemi 1980 sayılı Belediye Kanunu) fiyat ve kalite kontrolü elinden alındı. Özellikle gıdalarda. 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu ile Belediye devre dışı bırakıldı.

Ayrıca 5179 sayılı yasanın yeniden düzenlenmesi ve 4 lü olarak anılan "Gıda Kanunu" "Gıda Hijyeni ile  Gıda ve Yemin Resmi Kontrolleri Kanunu" "Veteriner Hizmetleri Kanunu" ve "Yem Kanunu" taslaklarında; mesleki ve bireysel beklentiler aşılarak, ülkemiz gerçeklerine uygun ve gıda sanayimizin sorunlarını çözüme odaklı halkımızın nitelikli gıdaya yeterli ve uygun fiyat üzerinden erişmesini sağlayıcı düzenlemeler yapılmalı, Belediyeler ile Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı arasında yaratılan yetki kargaşası çözülmeli ve yetkiler tek elde toplanmalıdır.

Daha sonra gıda işletmelerinin ve üretilen gıdaların kalite kontrolü ismi şimdi Tarım ve Orman Bakanlığı`na bırakılınca piyasa tümüyle kontrolsüz kaldı.

Çünkü daha önce Sağlık Bakanlığı Gıda Tarım Bakanlığı, Belediyeler, Türk Standartları Enstitüsü ve Gümrük Bakanlığı gibi kurumlarca sık sık ve planlı bir denetim yapılıyordu.

Büyükşehir Belediyelerinde gıda kontrol laboratuvarları halkın şikayetleri ile sağlık memurlarının aldığı gıda örneklerini ücretsiz analiz ediyor, analiz sonuçlarına göre işlem yapabiliyordu. Gerekirse sağlığa zararlı durumda ise imha ediyordu.

Ayrıca Belediye bünyesinde iktisat müfettişleri ile fiyat kontrolleri yapılarak alış fiyatının %30 kar marjının üstünde satış yaptıkları saptanınca para cezası veriliyordu. Böylelikle fahiş fiyat artışları önlenmekteydi.  

Ayrıca gıdaların kalite kontrolü ve sağlığı uygun olup olmadığının Bakanlığın denetimine geçmesi ile tüketicilere en yakın kurum olan yerel yönetimler devre dışı bırakılarak yeterince kontrol yapılmaz oldu.

Halkın şüphe duyduğu gıdalarda ücretsiz analiz yapan Büyükşehir Belediye labratuvarlarıda devre dışı bırakıldı.

Bakanlığın gıda kontrol yöntemi ise, halkın şikayet ettikleri ve analiz edilmesini istedikleri gıdaların analizini ücretli yapmaya başladı. Ayrıca "analiz sonuçları laboratuvara getirilen numune için geçerlidir" ibaresi konulduğu gibi analiz sonucunu sadece şikayetlinin öğreneceği bir uygulama ile diğer tüketicilerin bilgi edinmesi önlenmiş olmaktadır.    

Bu uygulamanın anlamı şudur; piyasa insan sağlığını olumsuz etkileyecek bir ürün diğer tüketiciler tarafından satın alınmaya devam edeceklerdir. Ya da gıda kodeksine uygun olmayan gıdalarında benzer satışı sürecektir.

 

ÜLKE KALKINMASINDA GIDA SEKTÖRÜNE İLİŞKİN ÖNERİLERİMİZ

Tarımsal ürünlerde katma değeri yüksek arttırmak ve enflasyonu önlemek için tarımın sanayileşmesini önemsiyoruz.

Gıda sektöründe, öncelikle üretim girdilerine çok önemli yer tutan fiyat artışlarında önemli etken olan gübre, tarım ilaçları ve tohumlardaki dışa bağımlılığı azaltacak kamunun yönetiminde üretim sağlanması gerekmektedir.

5996 sayılı yasa kapsamında tanımlanan Belediyelerle iş birliğinin gereklilik olduğu kanısındayız. Böylelikle üretim kalite kontrol denetimi ve satış noktalarındaki uygunluğa ilişkin tüketicilerin talepleri daha kolay değerlendirilecektir.

Yanıltıcı reklamların denetimini ve gerektiğinde yasaklanmasını önemsiyoruz.

Kuşkusuz değinmediğimiz birçok konu bulunmaktadır. Ancak şunu önemle vurgulamak gerekir ki 2016 yılında Bakanlığın birimlerine eğitim veren Kimya Mühendisleri Odası ile işbirliği yapılırken ne oldu da veya hangi gerekçeyle, toplamda alınan 2.700 sözleşmeli personel içinde Kimya Mühendisi, Biyomühendislik, Proses Mühendisliği, Polimer Mühendisliği, Genetik ve Biyomühendislerinden bir tek kişinin işe alınmamasının gerekçesi nedir? Temel mühendislik disiplinlerinden birçoğunun yok sayılması anlaşılamamaktadır. Sayın Bakan veya yetkililerden sorumuzun cevabını öğrenmek istiyoruz. Bakanlığın birçok biriminin çalışma alanı yukarda bahsi geçen mühendisliklerinin almış oldukları eğitime göre çalışma ve yetkilerinin bulunduğunu anımsatarak çözümünü Sayın Bakandan bekliyoruz. 

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

TMMOB 

Kimya Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu 

Okunma Sayısı: 83

Tüm Basın Açıklamaları »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME